29 Haziran 2011 Çarşamba

Şampiyonluk Suç... mu?

Futbol takımı henüz şampiyonluğu Fenerbahçe'ye teslim etmemişken söylemiştik "Kriz yönetimi Alex ise, başarı yönetimi Messi'nin ta kendisidir" diye. Trabzonspor yönetimi, futboldaki başarıyı doğru yönetemedi diyorduk özetle. Şimdi bu yorumu Trabzon"spor" kulübü bünyesindeki diğer dallar için de yapmak hata olmayacak.

Şampiyon olmak suç. Başarı günah.


Basketbol takımı ikinci ligden Beko Basketbol Ligi'ne şampiyon olarak yükseldi. İkinci ligte de olsa, Trabzonspor formasının şampiyonluğunu gördüğüm tek gündü o gün. Bugün kapatılması gündemde, büyük ihtimalle elveda diyeceğiz...

Atıcılık takımı şampiyon oldu: Ellerinden poligonları alındı. Trabzon limanında atış talimi yapan şampiyonlar adeta cezalandırıldı...


Son olarak da bayan futbol takımı. Profesyonel bayan futbol 1. liginin kurulmasından sonra çıkan ilk şampiyon Trabzonspor'du, tarihe geçti adı... Şampiyonlar Ligi'ne erkeklerden önce gitmişlerdi. Şimdi ise "maddi yönden sıkıntı verdiği için" kapatıldı. Oyuncular dört bir yana saçıldı...

Bu başarılar sponsor desteği kazanmıyor ve kapıya vurulan kilit ile taçlandırılıyor... Acı...

Trabzon"spor" kulübü, futbolda tadamadığı başarıları diğer dallarında yaşarken, kendi yarattığı şampiyonları, kendi elleriyle cezalandırıyor.

"Trabzonspor eskrim takımı kursa desteklerim" diyen babam ve onun gibi Trabzonsporlular, futbola akan kaynağın karşılığını görebilse keşke de, itirazları daha törpülenmiş (!) olsa... Öyle değil mi?

Not: Bayan futbol takımının senelik masrafı kaç lira dersiniz?

100.000 TL. 
Tabii ki kapatacaksın, batarız batarız yoksa!
Tebrik ediyoruz.

Dozer Cemil Ruhu...

Trabzonspor kaptanlarını belirledi. Beklendiği gibi birinci kaptan Tolga Zengin oldu.

"Buna göre yeni sezonda birinci kaptan Tolga Zengin, ikinci kaptan Serkan Balcı, üçüncü kaptan Giray Kaçar, dördüncü kaptan Gustavo Colman ve beşinci kaptan olarak da Burak Yılmaz görev yapacak."

Doğru hamle... Bu takımın altyapısında yetişmiş, "birinci" olmasa da kaptanlık sorumluluğuna alışkın, sabırlı, egosuz bir adam Tolga. Forma şansı bulduğu ilk dönemlerde pek fazla tatmin edici olamamıştı malum. Ama geçtiğimiz sezon Onur'un sakatlanmasından sonra herkes "Eyvah gitti şampiyonluk" derken, ben ve benim gibi -belki de biraz Pollyannacılık yapan- küçük bir grup Tolga'nın bu yükü rahatlıkla kaldırabileceğine inanmıştı. Tolga gerekeni, hatta daha fazlasını yaptı...

Şahsi Trabzonspor tarihime kaydedilmiş en acıklı deneyimlerden olan Eskişehirspor deplasmanında, canımızla boğuştuğumuz tribünde Tolga'nın burnundaki kırığın ciddiyetini fark edememiştik. Fakat orada doktorun ısrarına rağmen sahada kalmak için çabalaması "burnumuzun" direğini sızlatmıştı. Daha sonrasında televizyonda izleyince aslında ne kadar önemli bir sakatlık geçirdiğini görmüş ve yüzünün o kanı çekilmiş haline rağmen sahada kalma cesaretini nereden bulduğunu kendi kendime sormuştum...

Görünen o ki, nicedir Onur gibi gencecik bir kalecinin yedeği olarak sahaya çıkmayı sorun etmeyen, bir gün olsun yüzünde kıskançlık ifadesi görmediğimiz, huzursuzluk yarattığını duymadığımız, tam aksine Onur'un başarısını en çok destekleyen, milli takımda yediği talihsiz goller sonrası bir anda "tükaka" ilan edilen takım arkadaşına tüm samimiyetiyle, tüm içtenliğiyle ve hatta hiddetle sahip çıkan Tolga, içinde Dozer Cemil ruhunu taşıyormuş...

"Ben Trabzonspor'un kaptanıyım, başka bir kaptanın arkasından, başka bir takımın formasıyla sahaya çıkmam!'' diyen Dozer Cemil'den miras kalan o pazubandı, Tolga'ya pek yakışacak...

Olağandışı bir durum olmazsa önümüzdeki 5 yıl boyunca  Trabzonspor forması giyecek olan Colman'a sorumluluk verilmesi de doğru düşünülmüş.

Forma işgüzarlığından sonra iyi geldi bu haberler...

Başta Tolga olmak üzere, tüm çocuklara başarılar.

25 Haziran 2011 Cumartesi

Kazım'a...


"Kumral bir çocuğun yaz öyküsü gibi… Şarkılarla geçti aramızdan…"
Kazım, güçlülerin iktidarına karşı güçsüzleri desteklemişti. 
Zaten "genetik olarak iktidardan nefret ederdi." O yüzden Trabzonspor'u seçmişti...

Kim olduğunu müziğiyle anlatan, vedasını şarkılarıyla yapan, 6 yıl önce milyonları ağlatan Kazım... 

Yine olmadı... Yine kıvrılamadı bedenler horonda. Yine çınlayamadı "Eze eze kupa Karadeniz'e" sesleri İstanbullarda... 

Senin yokluğunda, 6. defa, yine hüzün vardı bu taraflarda... "Rüzgarla yarışırken, koşamaz olduk" yine...

Ama sen dert etme Kazım... 

Değecek toprağına o kupa...sesleneceksin cennetinden: "Hiç sönmedi bu sevdanın ateşi..."

Ve anıların düşecek peşimize bir kere daha, taptaze...

"Kazım" diyeceğiz, "Kazım gitme..." 

"Çok erken..." 

Ruhun şad olsun...