"Şike konuşmadı" dediler, halbuki konuşuyordu. Konuştuğunda, "anca takım kazandığında konuşur" dediler bu kez. Sonra unuttukça unuttular ve nihayetinde yine "hiç konuşmadı"ya dönüş yaptık.
Kimisi ise onun bir holigan gibi konuşmasını bekledi. Oysaki Şenol Güneş bir öğretmendi ve sıfatına uygun şekilde konuşuyordu. Ders çıkarmaya çalışıyordu, uyarmaya çalışıyordu. Olabilen en net ve fakat en naif şekilde...
Zira bir sözünde söylediği gibi, "Napalım hocam kan mı dökelim" diyen bir kitle vardı karşısında ve onların sorumluluğu sırtındaydı...
Her neyse, lafı uzatmayayım. Sözü Şenol Güneş'e bırakayım. Tarihleriyle, tarihe not düşen adamı dinleyelim...
22 Temmuz 2011
Hiçbir başarı insandan önemli değildir. Sporu sevgi ve barış
içinde adil bir oyun olarak görüyorum. Spor fair-play duygusu ile dostlukların
ön planda tutularak yapılmalı. Kazanmak için hileye hurdaya başvurmak ne spora,
ne ahlaka dayanır, ne de insanlığa yakışır. Bunun doğru bulmayan bütün
kesimlerini bunu eyleme çevirmesini bekliyorum. Hak etmeyen oraya başka yollarla
geldiği zaman herkesin içerisinde bir takım eksiklikler olur.
Herkes ortalığın temizlenmesini istiyor ama kendisinin
değişmesini istemiyor. Bu mümkün değil, kendini değiştiren dünyayı değiştirir.
Ama ben bugünkü gündeme bakarak, şudur, budur demek istemiyorum. Suçlu kim
varsa, cezasını çekmeli bu gelecek nesiller için de önemli. Yoksa da haksızlık
yapılmaması gerekir. Şüpheyle insanları karalamak, sonra da aklamak, doğru
değil. Suç varsa herkes cezasını çekmeli bana göre sana göre suç olmaz. Aksi
halde düzelmez.
O zaman her zaman olduğu gibi güçlüler haklı çıkar,
güçsüzler de ezilir gider.
17 Ağustos 2011
Hak ettiğimiz şampiyonluğu alamadık ama nelerin olup
bittiğini herkes görüyor.
Şüphe duymuyordum ama şuan şüphe duyuyorum ülkeyi
yönetenlerden ve ülke futbolunu yönetenlerden.
TFF bu açıklamasından sonra bakalım ne yapacak çok merak
ediyorum. Daha önce milli takım antrenörüyken mahkemelere gittiğimizde
'gidemezsin' diyenler, bugün mahkemelerden karar bekliyor.
Suç yokken suçlu arayanlar, suçlu varken suçluyu bulamıyor, böyle bir ülkede yaşıyoruz.
Suç yokken suçlu arayanlar, suçlu varken suçluyu bulamıyor, böyle bir ülkede yaşıyoruz.
Ülkemizde ne futbolcular, ne antrenörler futbolda söz
sahibi. Yani futbolun sahibi yok. Yöneticiler, gelip geçici olmasına rağmen bir
çirkinlik olsa da 'kapatın gidelim' diyorlar. Böyle bir ülkenin, böyle bir
ülkeyle futbol yarışını görüyoruz.
24 Ağustos 2011
Futbolda iyi kötü günlerimiz oldu ama böyle bir olayı ilk
defa görüyorum. Çok üzüntülü ve sinirliyim. Uzun yıllarını futbola vermiş biri
olarak, Türk futbolunun bitme noktasında olduğunu düşünüyorum. Çok kötü yönetildik
ve yönetiliyoruz. Birbirimizle kavga etme adına ülke futbolunu batağa götürdük.
Bundan hiç kimseni menfaati olamaz.
Suçu kovalayacağımıza birbirimizi kovaladık.
Bugünkü karar, Türk futbolunun ayıbı ve Türk futboluna
vurulmuş önemli bir darbedir. Bir çözüm yolu bulunmalıydı. Suç varsa ortaya
çıkarılmalıydı. Çok ihmal edildi.
Keşke benim futbol hayatım bitseydi de Türk futbolunu bu
halde görmeseydim. Söylediklerimden dolayı alacağım ceza beni etkilemez ama
bugünkü ceza Türk futbol camiasını bitirmiştir.
Bir kirlilik varsa, bu kirliliğe ortak olup olayı
değiştiremiyorsanız, içinden çıkmanız gerekir.
Türkiye'de futbolun sahibi olmadığını söylediğimde kızanlar,
bugün bunu görmüşlerdir. Söylediklerimi zaten anlayan ve dinleyen yok.
Bu şartlar altında yarın oynayacağımız maç da anlamını
yitirdi. Trabzonspor'la ilgili dosya var diye haber yapıldı. Eğer varsa ortaya
konulmalı ve cezalar verilmeli
Süreç kötü yönetildi. Her şeyde kararı Cumhurbaşkanı'na veya
Başbakan'la görüştükten sonra alacaksak, evimizde yemek de yiyemeyiz.
29 Ağustos 2011
Adalet olmadan barışın olmayacağını, özgür ortam
yaratılamayacağını unutmamalıyız. Birbirimizi değil, suçu yok etmeliyiz. Hak-
hukuk kuralları dışına çıkmamalı, karşımızdakilere adil ve eşit muamele
göstermeliyiz. Şüphelerle değil, güvenle yaşamalıyız. Bunun için bir araya
gelmeliyiz.
Artık futbolun asıl sahiplerinin devreye girmelerini zamanı
çoktan gelmiştir. Ortak akıl etrafında mutlaka buluşmalıyız. Aksi halde işin
ehli olmayanlar söz sahibi olur ve bugünkünden çok daha kötü günler yaşarız.
21 Kasım 2011
Şampiyonlar Ligi'nin ne kadar önemli olduğunu herhalde biz
olmadığımız zaman öğretmek istiyorlar.
Biz de olunca önemli olduğunu bir hatırlatmakta fayda var.
Biz ülkeyi temsil ediyoruz. Sadece Trabzon'u yani bu kenti değil.
Bunları biraz hoşgörü anlayışla karşılamakla istiyorum. Hep
biz anlayışlı olmak istiyoruz. Başkalarının da bizi anlamasını pek
beklemiyorum.
28 yıl değil 56 yıldır bunu anlatıyoruz. Bunda anlaşamıyoruz.
16 Aralık 2011
Asbaşkanımızın dediği gibi belki de ödül almamız gerekirken
adımızın geçmesi beni rahatsız ediyor bunu söyleyeyim.
İddianameyi okuduğum zaman ne kadar mağdur olduğumuzu
görüyorum. Eğer onları yapmışsa FB, beni mağdur ettin ne yapayım ben yani.
Adaleti sağlayacak olan yetkililerdir. Kanunlar değildir,
kanunları değiştirmek yerine düşüncelerimizi değişelim.
Ama yine de TS'a saldırıyorlar. Bu yanlışı anlamıyorum. Ne
yanlışa ortak oluruz ne de doğruya yanlış deriz.
Başkanlarının Türk futboluna katkı yaptığını söyledim çok
öncesinden, ama sonra ortaya bu olaylar çıktı, bunu ben yapmadım sonuçta o
yaptı.
Fenerbahçe'nin bize haksız saldırıları olduğunu da
söyleyeyim.
Sabırla inatla savaşmaya devam, teslim olmayı asla
aklımızdan bile geçirmiyoruz. Hedefimiz ve hayallerimiz hala var.
ŞL'ye niye katıldınız diyen FBliler oldu. Bu konuşmalarını
tasvip etmiyorum. Şikeyi biz çıkartmadık polis ve savcılar çıkarttı.
Türkiye şikeyle sarsıldı. Mağdurun en başı biziz.
Hükümet bocaladı. Kes koplaya yapıştırla kanun çıkartılmaz,
uyuyor mu uymuyor mu bakmak lazım.
Düşme yasasının meclise geliş şekli herkesi rahatsız etti.
Suçu kaldırmak için bu yasa çıkıyorsa zaten başından yanlış.
Söylüyorum hep adaleti kendinize göre kullanırsanız hep
adaletsizlik çıkar ortaya.
26 Ocak 2012
26 Ocak 2012
Amatörlerin söz sahibi olduğu bir sürece gidiyoruz… Biz burada hain ve kahraman yaratmak için değil, fikir
üretmek için varız.
Benim için esas önemli olan gelecek nesillere olan
sorumluluğumuzdur. Bütün bu konuşmalarımızın çocuklarımızı ne kadar
zehirlediğini biliyoruz.
Ben çocukken, gençken, futbolcuların serseri ahlaksız olduğu
söyleniyordu. Bugün iftiharla şunu söylemek istiyorum, futbolcuların hepsi
sevilen, sayılan, popüler insanlar, değer gören insanlar. Ama futbolda hala
serserilik ve ahlaksızlık kılık değiştirdi, başka kılıfa girmiş gibi. Bu da
beni utandırıyor.
Bizim sermayemiz paramız değil, itibarımızdır. Bunu
kaybetmeyelim. Kaybetmemek için birlikte olalım. Ama maalesef şu anda işe para
girince her şey kayboldu.
Futbol için para araç olmalı, amaç olmamalı.
Federasyon para kazanan kuruluş değildir, futbolun
gelişimine önem veren kurum olmalıdır.
Çocuklarımıza gelecek bırakacağız, doğru kararlar almamız
lazım.
Ülkenin itibarını zedeliyoruz…
Kimse kafasını deve kuşu gibi kuma sokmasın, sorumluluktan
kaçmasın.
Takım olarak kazanın ya da tek başınıza kaybedin.
24 Ekim 2012
Hangi karar verilirse verilsin, adalet zedelenmiştir, ben
bunun uzun vadeli süreceğini düşünüyorum, adaletin sağlanmadığı yerde sağlık ve
huzurun sağlanması mümkün değildir.
Haksızlığın hakim olduğu yerde güçler dengesi farklı işler.
Her alanda etkilemiştir, şimdiki süreçle ilgili Trabzonspor'un kupası verilsin
verilmesin. Bu basit bir şey. Biz aldık da haksız aldın dediler, bizde vicdanen
rahatsız oluruz. Artık sevgiyle değil şüpheyle bakılıyor. Rekabet kavgayı daha
da artırdı.
Federasyon kendi içinde aklanmadığı müddetçe bu işler düzelmez
7 Kasım 2012
Şike sürecinin mağduruyuz. Ama buna takılıp kalamayız.
Yönetimimiz tüm yasal yolları kullanarak hakkımızı teslim alabilmek adına
güçlerini seferber etmiş durumda.
19 Kasım 2012
Fenerbahçe maçı
sonrası, Caner’in oyundan atılmasıyla ilgili:
“Bir hakemin bir oyuncuyu dışarıya atması gündem
değiştiriyorsa, şike sorunu kenara atılıyorsa konuşmaya gerek yok. Aynı hakem
geçen yıl beni dışarıya attı. Kimsenin haberi yok"
16 Nisan 2012 - A
Haber
Şikenin üstü kapatılırsa 50 yıl geri gideriz. Hukukun gücüne
değil gücün hukukuna inanıyorum Türkiye’de.
Kupayı istemek yerine, kurum şahıs kim bu suçu işlemişse
cezasını çeksin diye bakıyorum.
Eğer UEFA bizi almışsa, Trabzonspor suçsuzdur.
Benim kulübüm de böyle bir şey yapmışsa, cezasını almalı.
Aksi halde düzelmez.
Konuları kapatarak saklayarak kendimizi kandırırız. Şimdi
“kapatılsın, kimse zarar görmesin” diye bir çaba var. Bu durumda devletin
polisine yazık günah, Trabzonspor’a yazık günah.
3 Mayıs 2012
Maalesef son olaylara baktığınız zaman en sonunda
Trabzonspor suçlanır duruma geldiğine göre bunlar da olabilir. Anadolu’da
olmak, yıllardır milli paydan eksik alıp, geri kalmışlığa bırakılan sosyo
ekonomik sıkıntısı olan kentten gelen bir kişi olarak söylüyorum ki; maalesef
haksızlığa uğrayan bir kent durumuna düşürüldük. Onun için bunlar
halledilmeden, futbolun bir oyun olarak oynanmasını doğru bulmuyorum.
Aykut Kocaman konusu üzerine; “Geçen sene aynı olayı bana
yaptılar. Onun konuşması önemli değil. Onu konuşturan ve destekleyenler çok
önemli. İsimlerini de verebilirim. Geçen sene verdim. Bir söz söylenmesi önemli
değil, o sözün kamuoyunda oluşturulması, olgunlaştırılması ve toplum üzerinde
kullanılması önemli. Yoksa hoca konuşur, pas geçersiniz.
Örneğin Akşam Gazetesi’nde yer alan haberde Manisaspor
Kulübü Başkanı Kenan Yaralı Trabzonspor'un teşvik verdiğini söylüyor. Hikmet
Karaman'ı aradım, sinirden köpürüyor, böyle bir şey olmadığını söylüyor. Ama
yazı yazıldı, olay bitti. Böyle bir olaydan nasıl biz çözüm üreteceğiz. Hocanın
ismini vermek istemiyorum, ne kadar sorumlu ve düzgün olduğunu medya mensupları
yazıyor. Ama ben olsam o tarihten sonra lütfen derim, derdim. Trabzonspor maç
sattı! Veya geçen hafta Fenerbahçe’den teşvik primi gelmedi de şimdi mi geldi?
Öylemi söylemem gerekir benim. Bunu kim diyor? Yetkili, sorumlu adam diyor ve
suçlayıp, çekip gidiyor. Sonra şehir olarak ben suçlanıyorum.
Kitleler de bana, ‘Hesap soralım. Adalet için kan mı
dökelim?’ diyor. Ben ne diyeyim o taraftara, nasıl durdurayım onları. Durdurmak
istiyorum.
Ama lütfen; bu insanlar, bu toplum aptal değil. Neler olduğu
görüyor.
Lütfen rica ediyorum! Şampiyon olursunuz, olmazsınız, biz
yıllarca olmadık. Ben en çok haksızlığa uğrayan kişiyim. İsim veriyorum. Kemal
Kapulluoğlu ve Şekip Mosturoğlu döneminde benim milli takımdaki görevime son
verildiği zaman, para önemli değil, aşağılandığım. Onurumla oynandığı dönemde
'yetimin hakkını yedirmedik' diye beyanat verdiren yönetim tarzını oluşturanlar
onlardır, hukukçular olarak. Bugün de aynı adamlar devrede. Ben belgelerini
vereyim isteyene. Hiçbir şey değişmez. Onları değiştiremeyeceğiz.
Ben diyorum ki futbol konuşmaya gerek yok.
Gelecek yılların kurtarılması için bu ligin buzdolabına
konulup, elden geçirilmesi gerekiyor.
Görünmeyen büyük bir tehlike var. İngiltere’de şiddet
olmuştu, şiddet görünüyordu. Kiminle konuşursanız konuşun kendi takımı
tarafından yorumlayarak ve bunu gücünü kullanarak yapıyor. Hukuk da gücünü
böyle kullanıyor, insanlar da. Güçlüyseniz haklısınız. Buradan çocukların geleceği
karanlığa atılıyor. Ben çocuğuma; adaletli, düzgün ol, sana yapılan haksızlığa
asla isyan etme. Bunlar geçer diyebilir miyim? Ben diyemem. Ben inanmıyorum ki,
diyeceğim.
Herkes kendini ve kimin ne yaptığını biliyor.
18 Aralık 2012
Mesela 1461'i niye bizim grup dışına attılar kupada. Şike
olur diye. Peki başka takımların diğer takımlara yakınlığı yok mu? Var. O zaman
niye onlar için şüphe etmiyorsun. İşine gelen için şüphe et. İşine gelmeyen
için şüphe etmiyorsun. Bu adaletsizlik var zaten bu ülkede. Onun için diyorum
ki bunların halledilmesi gerekir. Bu şüphe ile baktığınız zaman işi
çözemezsiniz. Biz 1461 ile beraber olduğumuz zaman şike mi yapacağız?
Ben yapabilir miyim? Mustafa hoca yapabilir mi? Mümkün değil
ya ben hayatım boyunca leke alacağım şike yaparsam. Şurada antrenman maçı
yaptığımız zaman bile kıran kırana oynuyoruz. Bunları yapanlar, bunları
düşünenler olabilir ama biz değiliz. O biz değiliz. Ama Türkiye buna uygun
değil. Türkiye'de henüz adalet o konuda sağlanamadı. Bu sağlanmadığı için de bu
uzun yıllar devam edecek.
3 Temmuz sürecinden biz çok etkilendik. Ona girmek
istemedim. Ben hiç işin içinde yoktum ama etkilendiğim doğru. Kulüp olarak
etkilendiğimiz doğru. Halen daha kulüp, camia, takım etkileniyor. Konuşulması,
speküle edilmesi, transfer birçok konu bununla bağlantılı. En büyük zararı
gören takımız, bu yarış içinde kafa kafaya geldiğimiz için. Varsa ki adalet,
hukuk öyle söylüyor. Zararı gören biziz. Yoksa o zaman başkaları zarara
uğramıştır.
15 Ocak 2013
Polis, savcılar bir suç unsuru olduğunu söylüyor. Ben
bilemem ne olduğunu. Bunu federasyon da kabul ediyor. Evet, şike yapıldı diyor
Trabzonspor aleyhine. Yapıldıysa bana neden soruyorsunuz. Bana kupa ver ya da
verme, o benim dışımda. Ama bir adaletsizlik var mı, gereğini yap. Yani ortada
bir ölü varsa, bir katil varsa.. Katil yargılanır, cezasını görür, ölü de
gömülür. Ortada hiçbir şey yokmuş gibi davranılırsa, o sadece ölüyü ve toplumu
değil, toplumu ilgilendirir.
Ben kupayı alabilirim, ben zengin olabilirim. Bütün
Türkiye’nin servetini elde ettim, ama haksız elde ettim. Ben mutlu olamam.
Senin gücün vardı ele geçirdin sen görürsün. Herkes bana kötü gözle bakacak.
Eroin işi yaptınız, kadın işi yaptınız bir sürü kötü işler yaparak servetiniz
oldu. Evinizin etrafını çevirirsiniz böyle, güvenlik çemberi koyarsınız öyle
bir hayatınız olur. Ama bir de, hiçbir şeyiniz yok, zengin değilsiniz ama rahat
gezebiliyorsunuz, yemeğinizi yiyebiliyorsunuz, mutlu olabiliyorsunuz. Haksızlık
yaparak zengin olmuşsanız bu kötü. Ben haksız bir maç alıyorsam, bunun altında
ezilirim. Hakem hata yaptı ve yendim. Ama ben oynadığım oyunla onu hak etmedim.
O zaman ben de haksızlık yapmış olacağım.
Bana göre 50 yılda kapanmaz bu iş. Suçlamak bizi kurtarmaz.
Trabzonspor’un kupa alması da kurtarmaz. Trabzonspor’a git o zaman Avrupa’ya
demek de kurtarmaz. 2 sene oldu hala bunu konuşuyoruz ve cevap bulamıyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder