15 Ağustos 2013 Perşembe

1983... Hafızalardan Silinmeyecek Inter Zaferi...

Sene 1982-83 sezonunu Fenerbahçe’nin 2 puan gerisinde ikinci sırada tamamlayan Trabzonspor, bir sonraki sezon UEFA Kupası’nda mücadele etme hakkı kazanmıştır. Bordo mavililer bu kez çok zorlu bir rakiple eşleşmiştir: İtalyan devi Inter.

Trabzonspor’un Inter’le eşleşmesinin ardından Milliyet gazetesi Inter’i kampında ziyaret etmiş ve güzel röportajlar yapmış. Bu röportajlarda teknik direktör, defans oyuncuları Collovati ve Bergomi, (İtalyan milli takımının da vazgeçilmezlerinden, ayrıca o dönemde halen İtalyan ordusunda da askerler) ortak ağızla “rakibimizi tanımıyoruz, işimiz zor, inşallah şanssız bir yenilgi almayız” diyorlar…

Inter’in yeni transferi Ludo Coeck ise “Trabzon’da işimiz zor. Hele Liverpool’un maç kaybettiğini duyunca uykularım kaçıyor” ifadelerini kullanıyor kura sonrası…

Teknik direktör Gigi Radice “Bugüne kadar Trabzonspor’u hiç izlemedim. Ama kalecileri ve takım kaptanı Şenol’un sık sık ismini duyuyorum. Bazı futbolcularım da tanıyorlar.” derken, en dikkat çekici sözleri ise şu oluyor:



Inter idari menajeri Mazolla ise maçtan önce oldukça iddialı. “Trabzonspor galibiyetini Boğaz’da rakı içerek kutlayacak zamanımız var” diyor Mazolla. “Milli takımın ve Trabzonspor’un kalecisinden bahsediliyor ama bizde Müller ve Altobelli gibi futbolcuları sanırım anlatmaya gerek yok” ukalalığından da vazgeçmiyor. Inter takımının en çok tanıdığı ismin de Şenol Güneş olduğunu anlıyoruz bu açıklamalarla…

Inter Trabzon’a şu kafileyle geliyor: Zanga, Ferri, Pasinato, Bergomi, Baretti, Collovati, Bini, Coeck, Hans müller, Altobelli, Marini, Sabato, Racchi, Serena, Baggelossi, Muraro, Bernazani, Meazza.

Galibiyet halinde 250’şer bin lira primin dağıtılacağı maçı Başkan Mehmet Ali Yılmaz “Liverpool’a yaptığımız azizliğin Inter için de tekrarlanması mümkün”  şeklinde yorumluyor…

Inter'in 1983-84 kadrosu...






ÖZYAZICI: MAHCUP OLDUK 

Bu arada çok hoşuma giden bir detayı da paylaşmak istiyorum. Trabzonspor’un Inter’le eşleşmesinin ardından oynadığı Boluspor maçı sonrasında Ahmet Suat Özyazıcı’nın bir açıklaması var ki evlere şenlik… Trabzonspor o maçta rakibine 1-0 mağlup oluyor. Tribünlerde de Inter gözlemcisi var. Özyazıcı aynen şu cümleyi kuruyor: “Bu maçta bizi izlemeye gelen İtalyan Inter takımının gözlemcisine de mahcup olduk.”

Nihayet maç günü geliyor. Aynı gün Papa’nın Türk kuşatması için “O gün Viyana’da sadece Viyana değil, tüm Avrupa ve Hristiyan dünyası savunulmuştu” demesi de ayrı bir ironi olarak duruyor.
Trabzonspor maçı Tuncay Soyak’ın 88. Dakikasındaki muhteşem golüyle 1-0 kazanıyor… Bu, Türkiye'nin futbolda İtalyan takımlarına karşı aldığı ilk galibiyet oluyor. 


Maça dair TRT belgeseli: http://www.youtube.com/watch?v=wY-HJNp9sWA

Diğer temsilcilerden Fenerbahçe mağlup olmuş, Mersin ise berabere kalmıştır... 

Milliyet gazetesinde maçla ilgili şu yorum yapılıyor:

“Daha Türkiye liginde boy göstermeye başlayalı 10 yıl olmayan Trabzonspor,  Liverpool zaferinin bir tekrarını yaşatırken, gün geçtikçe karanlıklaşan Türk futboluna bir mum ışığı ferahlığı verdi.”

Fenerbahçeli spor yazarı Devrim Sağıroğlu: 

“Çünkü Trabzonsporlu hırslıdır, inançlıdır, her şeyin ötesinde çok da inatçıdır. Güç işlerin üstesinden gelmeye bayılır…”

“Bu aslında bir gol değil, “Olmazın, olmaz” olduğunun kanıtı. Karadenizlinin “olanaksızlığı” tanımadığının kanıtı… Trabzonspor gerçeğinin kanıtı…”

Teknik direktör Ahmet Suat Özyazıcı maç sonrası şu ifadeleri kullanıyor: “Inter gözümüzde büyüttüğümüz kadar değilmiş. Trabzonspor büyüklüğünü büyük  maçta gösterdi.”

Rövanş öncesi İtalyan gazetesindeki karikatürden:
Anneciğim! Türkler geliyor!
Inter hocası ise umutsuz: “Tur için umutsuzum. İtalya’da işimiz zor. 9 numaralı Hasan’ı çok beğendim. İtalya’ya düşünceli dönüyorum.”

Sıkıntılı bir lig başlangıcı yapınca peş peşe gelen Beşiktaş ve Inter maçları için “Önce sözlü, sonra yazılı” diyen Özyazıcı, iki galibiyetin ardından göğsünü gere gere konuşuyor o gece:  Sözlüyü de yazılıyı da verdim. Başka sınav var mı?

Golün sahibi Tuncay: “Bu moralle beni kimse durduramaz. Gol atacağımı biliyordum.

İtalyan gazeteleri de maçtan sonra Trabzonspor’un iyi bir takım olduğunu ve İtalyan liginde rahatlıkla orta sıralarda yer alabileceğini yazıyorlar.

RÖVANŞTA HAKEM REZALETİ

İlk Inter maçı öncesi gazetenin FB ve
Trabzonspor'a ayırdığı yer farkı...
İkinci maç öncesinde takım umutlu. Zor da olsa başarabiliriz düşüncesinde… Gazeteler Trabzonspor’a güveniyor. Gelgelelim büyük bir hakem rezaleti sonucunda Trabzonspor iki şaibeli golle turu kaybediyor… Ceza alanı dışında yapılan faule penaltı çalan hakem Inter’in 1-0 öne geçmesine vesile olurken, ikinci golde de kaleci Şenol Güneş’e atılan yumruk es geçiliyor ve maç 2-0 tamamlanıyor.

Maç sonrası Aydın Begiter şöyle yazıyor Hakem Rezaleti başlıklı yazısında: “Yıllardır futbol dünyasının içinde çok hakem rezaletlerine şahit olduk. Ama dün geceki “Elbisesi gibi, ruhu ve vicdanı bu kadar kara” olanını ilk defa gördük.

Şimdilerin Beşiktaşlı TV yorumcusu Kaya Çilingiroğlu’nun çok iyi bir Trabzonsporlu olan babası Prof. Dr Kaya Çilingiroğlu ise “Inter top oynamadı, tekme tokat attı” diyor.

Maçı yorumlayan teknik direktör Ahmet Suat Özyazıcı durumu şöyle özetliyor: “Bu ortamda maçı ve turu geçmemiz söz konusu değildi. Benim yapabileceğim sahadaydı, saha dışına ben karışamam…”

Şenol Güneş de bir sonraki gün yediği golü şöyle anlatıyor: “Hakemin yanlış kararları bizi yıktı. İkinci golü yemeden önce topa çıkmıştım. Sağ gözümün altına bir yumruk geldi, neye uğradığımı şaşırdım. O anda gol oldu.”

İtalyan basını da durumun farkında. Ertesi gün çok çarpıcı başlıklar var. Birkaç örnek:

Corriera Della Sera: “Inter Trabzon’u önce dövdü, sonra yendi.”
Corriera della Sport: “Hakem Inter’e yardım elini uzattı.”
Il Messagero: “Hakem Inter’in bütün sertliklerine göz yumdu.”

İtalyan milli takımı eski teknik direktörü Fabri: “Sanırım hakem bir hayli torpilli idi.”

Maçın ertesi günü Milliyet...

"GAYE VASITAYI MEŞRU KILACAK..."

Maçtan iki gün sonra yine Prof. Dr. Kaya Çilingiroğlu’nun bir köşe yazısı var konuya dair. O günden bugünlere ışık tutan bir yazı adeta. Önemli bölümlerini paylaşmak isterim:

“Spor artık bilinen anlamını kaybetmiş ulusların propagandasını yapan ve kişilere çıkar sağlayan bir OYUN olmuş. Herkesin gözleri önünde oynanan bu tiyatroyu durduracak güç de yok sanırım… Trabzonspor’un değil spor, hatta insanlık dışı sanırım bu konuda saldırılarla 30 bin kişinin gözleri önünde saf dışı kalışı bu konuda söylenecek başka bir şey bırakmadı. Trabzonspor’un dayak, evet dayak yedirile yedirile yendirilmesine mi, yoksa o temiz spor anlayışının yok edilişine mi üzülmek lazım. Herhalde sonuncuya üzülmek lazım. Makyevelizmin spora da büyük boyutlarda eriştiği bu ortamda maalesef gaye vasıtayı meşru kılacaktır”

Trabzonspor Avrupa’ya bir kez daha erken veda ediyor, ancak Türkiye’nin gururu olmaya da devam ediyordu. Bordo mavililer, 28 sene sonra aynı gün, bu kez Milano’da Inter’le karşılaşacak ve yine tek golle Inter’i devirmeyi başaracaktı. Tesadüf mü demeli, kader mi bilemiyorum…

PARAYA KARŞI TRABZONSPOR'UN SAVAŞI

O sezona geri dönecek olursak… Sezon öncesi bir haberde ligin en pahalı takımlarının sıralamasına denk geldim. İlk altı sırayı paylaşmışlardı. Değerlerine göre takım sıralaması şöyleydi:

Fenerbahçe 53,5 milyon,
Galatasaray 48 milyon,
Beşiktaş 42 milyon,
Denizlispor 27 milyon,
Sakaryaspor 25 milyon,
Ankaragücü 24 milyon

Yapılan yoruma göre Trabzonspor’un futbolcuları arasında 1 milyon değer biçilen bile yoktu. Tabii o zamanlar yapılan sözleşmelerdeki şaibeler, garip ödemeler ve vergi sistemi bilenlerin yorumlayacağı iş. Ancak Denizlispor, Sakaryaspor ve Ankaragücü kadar bile maddi değeri olmayan kulüp, o sezon yine şampiyon olmayı başaracaktı. Trabzonspor’un 2010-2011 öncesindeki son şampiyonluğu, o sezon gelecekti…



Yine aynı yılın önemli haberlerinden biri de Ali Kemal’in sezon başlamadan önce 10 Ağustos 1983 tarihinde, Beşiktaş ile Trabzonspor’un karşılaştığı bir jübile maçıyla futbol hayatına veda etmesiydi. Futbola İskefiyespor’da başlayan Ali Kemal, Trabzonspor’dan sonra Fenerbahçe’ye transfer olmuş ancak orada istediğini bulamamış, 30 yaşında Beşitaş’a transfer olduktan sonra siyah beyazlıların uzun yıllar süren şampiyonluk hasretine son vermesinde büyük rol oynamış ve nihayetinde 10 dakikasında sahada olduğu bir jübile maçıyla fırtınalı kariyerine son vermişti. Türk futbolunun gördüğü en büyük oyunculardan biri olan Ali Kemal’in jübile maçı, Trabzonspor’un 2-1 üstünlüğüyle son bulacaktı…

O jübile maçı öncesine, sonrasına ve Inter maçı öncesindeki Beşiktaş maçına dair birkaç karikatür ve yorum...


Ahmet Suat Özyazıcı'nın anlamlı isyanı...


Trabzonspor, Beşiktaş'ı jübile maçından sonra ligde de mağlup etmeyi başarıyor. 10 Eylül 1983


"Dört büyük" denilen kulüplerde tek Türk teknik direktör Ahmet Suat Özyazıcı'dır o sezon...
Trabzonspor maçındaki bu karedeki Beşiktaşlı kim sizce? Ben söyleyeyim: Ziya Doğan. O maç bir de kırmızı kart görmüş...
:)
Trajik...
En komik yasak...

15 NİSAN 1984 



1984-84 sezonundaki FK Dnipro maçları da bir sonraki yazıya...

13 Ağustos 2013 Salı

1982... Alman Panzerlerine Boyun Eğiş

Trabzonspor'un Avrupa serüvenine dair gazete arşivlerinde kalmış detayları paylaşmaya devam edelim...

Son olarak Polonya temsilcisi Szombierki Bytom'a elenişimizi anlatmıştık. Takip eden yılda Dinamo Kiev'le mücadele ettiğimiz tura dair de zaten daha önceden yazmıştım. Dolayısıyla 1982-83 sezonuna geldik. Bu kez Trabzonspor'un rakibi bir Alman takımıydı: Kaiserslautern.

15 Eylül 1982'de, deplasmanda oynanacak ilk maç öncesinde Trabzonspor teknik direktörü Ahmet Suat Özyazıcı taraftarlarına böyle moral veriyordu:


Gerçekçi ve açık sözlü Ahmet Suat hocanın bu sözleri boş değildi. Zira Trabzonspor ilk maçta rakibine 3-0 mağlup olarak az olan tur şansını imkansızlaştırıyordu. 2001-2002 senesinde teknik direktör olarak Trabzonspor'u çalıştıracak olan Hans-Peter Briegel de o maçta biri serbest vuruştan, diğeri penaltıdan olmak üzere iki gol kaydederek, gelecekteki takımına ağır darbe vuruyordu. Briegel'in ilk golünün güzelliğini de es geçmemek lazım...


Maçın özetinden de görüleceği üzere üçüncü gol öncesinde tribünler karışıyor, kaleci Şenol Güneş seyircileri yatıştırmaya çalışıyordu. Alman ve Türk seyirciler arasında çıkan olaylar tribünlerden stat dışına da yansıyor ve gazetelerin yazdığına göre hastanelere sedyelerle yaralı taşınıyordu. Ahmet Suat Özyazıcı ise yine bildiğimiz gibi dobraydı...



40 bin kişinin maçı izlediği Betzenberg Stadı'ndaki mağlubiyetin ardından rövanş maçı günü gelip çatıyordu.

Bu sırada dönemin büyük dolandırıcılarından Banker Kastelli yakalanıyor, Monako prensesi Grace Kelly geçirdiği trafik kazası sonucu hayatını kaybediyor, bu olay tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de büyük yankı buluyordu.

Velhasıl, 29 Eylül 1982 günü, 10 bin 655 biletli seyircinin karşısında iki takım sahaya çıkıyordu.

Maç öncesinde örnek futbolcu seçilen Şenol Güneş, Beden Terbiyesi Genel Müdür Yardımcısı Tolga Yağızatlı’nın elinden altın madalya alıyor, Futbol Federasyon ve Spor Toto Teşkilatı da yine oyuncuya birer gümüş kupa armağan ediyordu...

Fakat Trabzonspor'un maçtaki kaderi yine değişmiyor, 3-0'lık skor yineleniyor, Briegel yine takımının iki golünü atıyor ve bordo mavililer kupaya ilk turda veda ediyordu. Maçtan iki gün sonra gazetede çıkan kritik gerçekçiliği ve neredeyse bugün dahi güncelliğini korumasıyla dikkatleri çekiyordu... "3 gol yiyoruz, iyi oynadık diyoruz. Beş gol yiyoruz, şanssızlıktan yakınıyoruz..." 
x


İkinci maçın özetini de aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz. Bu maçlar sırasında dikkat çeken bir başka detay da şu: o dönem Özkan Sümer’in çalıştırdığı Galatasaray, Avrupa Kupalarında mücadele eden kulüpler arasında tur atlayan tek takım olmuş. Galatasaray, deplasmanda 2-1 mağlup ettiği Finlandiya ekibi Kuusysi’yle (Lahti) kendi evinde 1-1 berabere kalarak tur atlamış. Bir sonraki turda ise Austria Wien’e evinde 4-2 mağlup olarak, deplasmandaki 1-0’lık galibiyetine karşın elenmiş. Özkan Sümer'in tur atladıkları ikinci maç sırasında tam 50 sigara içtiği de yazılmış...


Bir sonraki yazı, meşhur Inter zaferi üzerine olacak... 

Görüşmek üzere diyelim...