24 Nisan 2012 Salı

Zokora Makara - 2

Zokora Makara maruz kaldığı ırkçı saldırının ardından muhattabının cezasının iki maçla geçiştirilmesine "Umarım vicdanı rahattır" diye karşılık vermiş bugün Sabah'ta.

Emre zaten vicdanının rahat olduğunu itirafçı olduğu gece de söylemişti. Ondan yana bir sıkıntı yok. O sözleri eden ve öylesine bir cezayla meseleyi atlatan bir adamın vicdanen huzursuzluk duymasını tahmin etmiyorum. Duymuş olsa, vaktiyle Newcastle'da* yaptığını tekrar etmezdi zaten. Onun için küfürler, ırkçı saldırılar bir refleks olmuş durumda. Halinden memnun. Nasıl olsa korunuyor da... Ne ala.

Artık vicdanı sorgulanması gereken de Emre değil zaten. Trabzonspor yönetimi ve teknik heyeti...

Trabzonspor tarihi boyunca birçok haksızlık deresinden geçti paçaları ıslak. Yakın tarihte seri bir şekilde 3 tane çalınmış şampiyonluk sayabiliyorsanız, o dere boynu geçmiştir hatta. 10 ay önce başlayan davayla birlikte maruz kaldığı muamele su yüzüne çıkmasına karşın hakkını arama konusundaki yetersizliğiyle göze battı Trabzonspor.
Aralıklarla parlayan fakat tez sönen kıvılcımlar dışında doğru bir hareket planı yoktu Trabzonspor'un. Demirören'i destekleme kararıyla dik duramadıklarını ispatladılar da aslında. Biz isyan ederken "Ama üzerlerinde baskı var" "Ama bunlar Trabzonspor'un çıkarı için" "Ama içeriye adamımızı soktuk" diyenler şimdi basit ve alenen ortada olan bir ırkçılık meselesinde bile hak ettiğini alamamaktan yakınıyor. Yakınmasın. Bunun olacağı aşikardı... Bile isteye denize düştük, göre bile yılana sarıldık ve zehirlendik. Şimdi dert yanmak ancak şuursuzca bir pişmanlığın göstergesi olabilir.

Neyse. Karışmasın.

Gelmek istediğim nokta şu. Bu kadar sıkıntı çeken ve göz göre göre mağdur edilen bir takım, kendi oyuncusu için bir şeyler yapmaktan bile aciz kalmamalıydı. Trabzonspor, Beşiktaş maçına çıkarken birtakım kaynaklar, sahada taraftarların talep ettiği protestonun gerçekleştirilmesini bekliyordu. Söylenene göre tüm futbolcular başlama düdüğüyle birlikte yere oturacak, ayakta bir tek Zokora kalacaktı. Yapmadılar... Hiçbir şey yapmadılar. Sonradan çıkan dedikodulara göre bu protestoya konu uzamasın diye Şenol Güneş izin vermemişti. Yönetimin de korkak davrandığı söylendi...

Ne kadar gerçek bilinmez. Fakat bu kadar talebe ve bırakın talebi gerekliliğe karşın, şu kadarcık bir eylemi yapamayan, yaptırmayan Trabzonspor yönetimi ve teknik heyeti vicdanını bir yoklasın...

Hep baskı, baskı diye bahane üretildi sağda solda. Kulağa fısıldadılar "ama zor durumdayız, sırtımızdaki yük de büyük" diye... İdare edin diye...

Hikaye... Bahane.

Şenol Güneş'i babam gibi severim. Yalan yok.

Fakat şu son mevzuu içimde bir şeyler kırmıştır...

Söylemezsem de samimiyetsizlik olur.
Doğrusu bu.

Kızgın ve kırgınım.
Üzgünüm de.

Emre için basın dahil yönetimi bilmem nesi seferber olurken, biz Evra'ya yapılanı sindiremeyip Suarez'e tavır koyan Rio Ferdinand kadar olamadık.

Emre'yi boşverin.
Şenol Güneş ile Sadri Şener'in vicdanı rahat mı şimdi acaba?

Bir de onu soruver Zokora Makara...

*Newcastle yerine Everton yazmışım başta ve ben bunu günler sonra fark ediyorum. Te Allahım. Ne sinirle yazdıysak... 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder